Baharat kokulu şehir: Karaçi
Rivayete göre Karaçi adını 17. yüzyıl ortalarında İndus Nehri’nin Hint Okyanusu’na döküldüğü yere yerleşen kadın balıkçı Mai Kolachi’den almış. O zamanlar küçük bir balıkçı kasabası olan kent, şimdilerde Pakistan ekonomisin kalbi konumunda; ülkenin en büyük şirketlerine ve tekstil, ilaç, demir ve otomotiv gibi sektörlerin fabrikalarına ev sahipliği yapıyor.
Karaçi ile ilgili anlatılabilecek çok şey olsa da sanırım en başta bahsedilmesi gerekenler havalimanından çıkar çıkmaz hissedeceğiz koku ve sıcaklık. Baharat kokusu sizi tüm şehirde takip ediyor adeta. Sıcaklık ise dayanılmaz boyutta. Yılın birçok ayında 40 derecenin üzerinde olan sıcaklık nedeniyle gündüz saatlerinde gölgede bile nefes almak zorlaşabiliyor. Bundan dolayı Karaçi’ye en uygun seyahat dönemi Ekim ile Şubat arası.
Şehirde toplu taşıma sistemi çok gelişmiş olmadığından kısa süreli tatiller için en ideal ulaşım aracı taksi. Bizim kaldığımız otel kendi arabasıyla şehir turu yaptıran bir otel olduğundan bu konuda çok şanslıydık. Şehir merkezinde, hiçbir yerinde en ufak bir boşluk kalmamacasına süslenmiş otobüsler, kamyonlar, eşekli arabalar ve bol bol motosikletli görebilirsiniz.
Pakistan eski İngiliz sömürgesi olduğundan trafik soldan akıyor. Sömürge döneminin etkisini her yerde sütlü çay içilmesinden de anlamak mümkün.
Karaçi’de hemen her sokakta satıcalar bulunmakta. Taze sıkılmış portakal suyu, dilimlenmiş mangolar ve bazı kuruyemiş türleri benim gördüklerimdi. Ülkenin en yaygın yiyeceği olan mangonun tatlısını, taze sıkılmış suyunu, milkshake’ini, hatta salatasını bile bulabilirsiniz. Pakistanlılar mangoya “meyvelerin kralı” lakabını takmışlar.
Yemeklerde en dikkat çeken şey kuşkusuz baharat… Bol baharatlı yemekler Türk damak tadına çok uygun olmadığından ben pek yiyemesem de bize şehir turunu yaptıran Karaçili Musa’ya göre Pakistan yemekleri çok lezzetli. Ondan edindiğim bilgiye göre en az baharatlı olan yemekte bile ortalama 6 çeşit baharat bulunuyormuş ve bu sayı bazı yemek çeşitlerinde 15’e kadar çıkabiliyormuş.
Karaçi tekstil ve giyim konusunda dünyanın birçok yerine ihracat yapıyor. Özellikle deri ürünlerini çok ucuza bulmak mümkün. Alacağımdan değil ama sırf merakımdan Musa ile birlikte birkaç deri atölyesini gezdim.
Okyanus geceleri yükselip gündüzleri çekildiğinden kıyı şeridi boyunca ayak basılmamış, dümdüz ve enfes kum görüntüleri çıkıyor ortaya. Şehir merkezine yakın olan Clifton Plajı kent sakinlerinin popüler mekanları arasında. Burada sizi deveyle gezdirmek isteyenler yanınıza gelebilir. Bu keyifli gezintiyi mutlaka yapmanızı öneririm.
Hint Okyanusu’nun kıyısındaki bu hareketli liman şehri, farklı kültürlere merak duyanlar için mutlaka görülmesi gereken bir yer. Listenize eklemenizi öneririm.