Batı Karadeniz İncileri Safranbolu ve Amasra
Daha önce gitmek isteyip de gidemediğiniz bu küçük iki şirin ilçe Safranbolu ve Amasra’yı benimle birlikte keşfetmeye hazır mısınız? Buyurun o zaman Batı Karadeniz yolculuğuna…
Karabük ilinin şirin bir ilçesi olan Safranbolu 1994 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Tarih olarak baktığımızda MÖ 3000 yıllarına dayanan Safranbolu, Homeros’un İlyada destanında da bahsedildiği üzere Paflagonya bölgesinde yer alır ve ilk olarak 1196 yılında Türklerin eline geçer aynı zamanda şehrin ilk ismi de Dadibra olur. Selçukluların iradesinde şehrin adı ZALİFRE olarak değişir. Daha sonraları ZAĞFİRAN BORLU, ZAĞFİRAN BOLU, ZAFRANBOLU ve son olarak da SAFRANBOLU olarak kalır. Safranbolu adını bölgede yetişen “safran” bitkisinden alır.
Safranbolu geleneksel Türk toplum yaşantısının tüm özelliklerini görebileceğiniz bir yer… Safranbolu Evleri 18. ve 19. yy Türk hayatının geçmişini, kültürünü, yaşama biçimini günümüze kadar koruyan bir kenttir. Yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Safranbolu deyince aklınıza sadece Safranbolu evleri ve safran gelmesin, yöre halkı safrandan birçok lezzet elde etmiştir. Bunların başında dünyaca ünlü Safranbolu lokumu yine yöre insanın yaptığı zerde tatlısı, safranlı pilavdan tutun da safranlı çaya kadar birçok lezzetin buluştuğu yerdir.
Şehir ikiye ayrılır: Konakların bulunduğu Eski Safranbolu ve şu anki Safranbolu halkının yaşadığı Yeni Safranbolu… Safranbolu’ya geldiğinizde gezecek birçok tarihi mekan bulacaksınız. Cinci Hoca Hanı ve hamamı, Köprülü Mehmet Paşa Camii, İzzet Mehmet Paşa Camii, Bakırcılar ve Demirciler Çarşısı, Yemeniciler Arastası, Kaymakamlar evi, Hıdırlık Tepesi, Kent Tarihi Müzesi bunlar şehrin içinde kalan yapılar. Bir de şehrin dışındaki yapıları da sayarsak Yörük köyü, Tokatlı Kanyonu, Kristal Teras, Bulak Mencilis Mağarası…
Safranbolu’yu keşfe çıkarken şehrin tarih kokan sokaklarında kaybolacaksınız. Safranbolu’da 1923 yılına kadar Rumların da yaşadığı Kıranköy‘e uğrayıp eski Ayestefanos Kilisesi’ni ziyaret etmeyi ve Kahvebolu‘da bir Türk kahvesi içme fırsatını kaçırmadan dönmeyin. Kafanızı nereye çevirseniz her yeri sizi kendinizden geçirecek bu şehrin bir de yöresel lezzetlerine değinelim: Rum mantısı, bükme, safranlı pilav, tarhana çorbası, erişte, baklava… Safranbolu’dan dönerken sevdiklerinize yöreye özgü hediyeler almayı unutmayın!
Safranbolu’dan yaklaşık olarak 1.5 saatlik bir yolculuk sonrasında Bartın‘ın ilçesi olan Amasra‘ya varıyoruz. Amasra 3000 yıllık bir tarihe sahiptir. Fatih Sultan Mehmet 1460 yılında Lalası Mahmut Paşa ile birlikte bölgeye gelerek Amasra’yı fethetmeden Osmanlı topraklarına katmıştır. Amasra ismini Amazon kraliçesi Amastris’ten alır.
Amasra halkının geçim kaynağı çekicilik (ahşap oyma sanatı) ve balıkçılıktır. Şehrin 2 limanı vardır: Küçük ve büyük liman… Amasra Doğu Karadeniz’in aksine durgun ve sakin bir denize sahiptir. Karadeniz sahil şeridi boyunca görebileceğiniz 2 adadan biri Amasra’da yer alan Tavşan adasıdır. Adanın tam karşısında Boztepe vardır.
Şehirde ilk göreceğiniz yapı Amasra Müzesi‘dir. Müze 2 arkeolojik ve 2 etnogrefik olmak üzere 4 salondan oluşur.Siz küçük limandan ilerlerken kaşınıza şehrin arastası çıkar. Çekiciler Arastası Amasra’ya ait birçok hediyeyi bulabileceğiniz bir yerdir. Şehrin surlarını takip ettiğiniz süre sizi büyük limana çıkarır ve isterseniz teknelerle Amasra’yı bir de denizden keşfe çıkabilirsiniz.
Amasra’ya gelip de buranın balığını ve meşhur salatasını yemeden dönmeyin!
Tüm bu güzellikleri yakından keşfetmek isterseniz sizleri hafta sonu Batı Karadeniz turumuza bekleriz.
Keyifle ve Sağlıcakla kalın…