Cadılar Bayramı’nda Transilvanya Şatoları: Transilvanya Turu İle Görülecek Gizemli Şatolar
Transilvanya şatoları ile kendinizi Orta Çağ’da bulmaya hazır olun? Hem de Cadılar Bayramı’nda… Orta Çağ havasını koruyan, ziyaretçilerini adeta masallar diyarına taşıyan Transilvanya şatoları hem ilham oldukları hikayelerle hem de göz alıcı mimarileri ile destansı hikayelere ev sahipliği yapıyor. Romanya’nın gözde keşif rotası Transilvanya, Dracula’nın izinde keşif severleri heyecan verici bir yolculuğa çıkartıyor.
Transilvanya Şatoları
Romanya gezilecek yerler arasında en ilgi çekici rotaların başında şatolar geliyor. Evet. Yanlış duymadınız… Şatolar Romanya’nın bir cazibe merkezi halini almasını sağlarken turizmi de canlandırıyor. Eğer Romanya gezisi ya da Transilvanya turu yapacaksanız bu şatoları mutlaka görmelisiniz.
Görkemli Bir Başyapıt: Peleş Sarayı
Yeşillikler ve büyüleyici doğa manzaraları arasından giriş yapılan Peleş Sarayı Transilvanya şatoları arasından en ihtişamlı olanlarından biri. Saray ismini hemen önünde yer alan Peleş çayından alıyor. Devasa yapıtta yer alan 160 oda, 30 banyo ve koridorlar, farklı bölümlerde yer alan gizli geçitlerle birbirine bağlanıyor. Dikkat çekici ahşap oyma tavanları ve merdivenleri, neo-klasik çizgilerdeki antika mobilyaları ziyaretçilerini Orta Çağ’ın büyülü dünyasına çekiyor.
Sarayı gezerken sık sık karşınıza çıkan zırhlar bir diğer önemli detay. Bu parçalar çeşitli ülkelerin savaş alanlarından ve ordularından alınmış 4000 parçalık devasa bir kalkan ve zırh koleksiyonu. İçeride gözden kaçırılması imkansız bir diğer detay da kristal aynalar. Özellikle balo salonunun her duvarında yer alan ayna süslemeleri sarayın devasa odalarına derinlik katarak daha büyüleyici bir atmosfer oluşturmak için yerleştirilmiş.
İhtişamlı mobilyaları, saray duvarları ve koridorları göz alıcı eserlerle donatılmış. Avrupa’nın en farklı seçkilerinden birini oluşturan 2000’den fazla tablo ve heykel koleksiyonu da yine saray içerisinde, döneme ve mimariye uygun olarak düzenlenmiş durumda. Görkemin ve zerafetin buluştuğu bu özel kalede Orta Çağ yaşamına tanıklık ederken farklı kültürlerin geçmiş izlerini bir arada görebileceksiniz.
Büyülü Bir Yapı: Pelişör Şatosu
Kral Carol’un emri ile inşa edilen Pelişör Şatosu tahtın bir sonraki sahibi kral Ferdinand ve eşi Marie için yapılmış. 1900’lü yılların Art Nouveau stiline göre düzenlenen şato kendine has mimarisiyle büyüleyici detaylar barındırıyor. Şatonun iç dekorasyonu kraliyet ailesinin zengin ve görkemli yaşamını gözler önüne serecek şekilde. Ahşap ve altın varaklarla süslenen şatonun en özel odası, kraliçenin kendi tasarımı olmasıyla da tarihi bir değere sahip olan “Altın Oda”. Özel davetlerde kullanılan müzik salonunu ya da metrelerce uzunluktaki özel masası ile dikkatleri çeken yemek odasını gezerken kraliyet ailesinin günlük hayatının ihtişamına tanıklık edeceksiniz.
Vampirlerin İzinde: Drakula Şatosu
Drakula’nın içinden nehir geçen bir vadinin en üst tepesinde, dağların arasında yaşadığı o mistik evi, romanında ve konu olduğu bir çok filmde karşımıza çıkar. İşte bu eve ilham kaynağı olan Bran Kalesi ziyaretçileri tarafından “Drakula Şatosu” olarak da biliniyor. İçeri girdiğinizde sizi karşılayan daracık geçitleri ve her adımınızda ses çıkaran ahşap merdivenleriyle kendinizi bir anda bir film setindeymiş gibi hissediyorsunuz. 14. ve 19. yüzyıl arasında ev halkına ait olan mobilyalar, silahlar ve zırhlar şatonun gizli yeraltı geçitleriyle bağlı 60 odasına yerleştirilmiş durumda. Kazıklı Voyvada’nın da sık sık ziyaret ettiği söylenen bu şatoyu gezerken kendinizi gizemli bir öykünün kahramanı olarak bulabilirsiniz.
Transilvanya Nerede?
Transilvanya ya da tarihte bilinen adıyla Erdel; Romanya’nın batı ve orta bölgelerine o tarihlerde verilen isimdi. Romanya’nın orta ve batısını oluşturan Transilvanya bölgesi bugün görkemli şatoları ve ilgi çekici tarihi ile turist akınına uğruyor. Erdel 1526 yılındaki Mohaç Muharebesi’nden sonra Osmanlılara bağlanır. 1683’e kadar Erdel Prensliği adıyla iç işlerinde serbest dış işlerinde Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı bir özerk devlet olarak yaşar. 1683 yılındaki II. Viyana Kuşatması’nın bozgunla sonuçlanmasından sonra bölge 1691’de Macaristan ile birlikte fiilen Avusturya Arşidüklüğü’nün eline geçer. II. Dünya Savaşı sonrasında ise Romanya’nın egemenliğinde kalır.
Transilvanya Turu İle Nereleri Görüyoruz?
♥ Küçük Paris diye adlandırılan ve Tuna Nehri’nin Dimbovita kolu üzerinde yer alan Bükreş.
♥ Bükreş’in merkezi Cumhuriyet Meydanı, Romanya Büyük Kütüphanesi, Zafer Takı, Bükreş Üniversitesi, Milli Tiyatro, Çavuşesku tarafından yaptırılan Parlamento Binası, Kraliyet Sarayı, Cretulescu Kilisesi, St. Stavropoleos Kilisesi.
♥ Drakula’nın sarayının bulunuğu Bran.
♥ Orta Çağ şehri Braşov. Ve burada yer alan Piata Sfatului, Mureşelinor Evi Müzesi, Braşov Tarih Müzesi, Kara Kilise.
♥ Avrupa’nın en güzel şatolarından biri olan Sinaia‘daki Peleş Şatosu ve Peleş Kalesi.
♥ Bulgaristan’ın Tuna şehri Rusçuk. Ve dört tepe üzerinde Yantra nehir vadisinde kurulu olan merkez Veliko Tarnavo.
♥ Osmanlı askerleri ile Rus ordusu arasında 4 muharebenin yaşandığı Shipka geçidi.