Çocuklarla İstanbul turu
İstanbul gibi kocamannn ve çok kalabalık bir şehirde yaşıyor olmanın elbette avantajları ve dezavantajları vardır. Kalabalık, yoğun trafik, stres vb. meseleler İstanbul gibi büyük şehirlerin en büyük dezavantajlarıdır ancak ben bu yazımda “çalışan-çocuklu bir seyahat ve yemek sever” olarak bu güzel şehrin en güzel, en gezilesi ve en yenilesi:) yerlerinden bahsederek az önce değindiğim dezavantajları unutturmaya; çocuklarınızı Play Station, PSP, Ipad, bilgisayar gibi çağımız buluşlarından !!! bir nebze de olsa uzaklaştırmaya çalışacağım. Umarım keyif alacağınız bir tur olur.
İstanbulumuzun iki kıtayı birleştiren benzersiz özelliği nedeni ile yapılacak faaliyetleri Avrupa Yakası faaliyetleri ve Anadolu Yakası faaliyetleri olarak ayırmak istedim. Anadolu Yakası’nda oturan biri olarak elbette önce bu yakadaki önerilerimle başlamak istiyorum.
Prens Adaları
İstanbul’un vazgeçilmez hafta sonu gezi rotaları arasında yer alan Adalar, ailecek bizim de vakit geçirmekten çok keyif aldığımız yerlerden biri olmuştur. Biz genellikle havaların ısınmaya başladığı bahar aylarında cumartesi günleri Adalar’ı ziyaret etmeyi tercih ediyoruz, zira pazar günleri İstanbul’daki diğer yerler gibi Adalar da çok kalabalık oluyor. Adalar’a ulaşım çok kolay; Bostancı’dan hareket eden vapur ya da motorlar vasıtası ile istediğiniz adaya ulaşabilirsiniz (Avrupa yakasındaysanız da Kabataş’tan vapura binebilirsiniz). Beş adet büyük ada (Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada ve Sedef) olmasına rağmen biz çoğunlukla Büyükada ya da Heybeliada’da gezeriz. Eski zamanlarda prenslerin sürgün yeri olarak kullanılan adalarda günümüzde midye-balık keyfi yapabilir, fayton ile gezintiye çıkabilir, bisiklete binebilirsiniz. Ulaşım için kullandığınız vapur veya motorlardan martılara simit atmak da hem sizin, hem de çocuklarınızın keyfine keyif katacak.
Oyuncak Müzesi
İstanbul’un Göztepe semtinde şair Sunay Akın tarafından kurulmuş olan, 1700’lü yıllardan günümüze oyuncak tarihinin en gözde örneklerinin sergilendiği müze. Kaç yaşınızda olursanız olun, mutlaka kendi çocukluğunuzdan bir şeyler bulup heyecan duyabileceğiniz gizemli bir dünya! 🙂 Biz de adı müze olan bu “oyuncaklar diyarı” ziyaretimizde dünyanın çeşitli ülkelerinden toplanan 4000 antika oyuncak arasında dolaşmaktan müthiş bir tat almıştık. Müzede etkinlikler ve eğitimler de düzenleniyor.
Göztepe Parkı
Tam da Oyuncak Müzesi ziyaretinizin ardından kolaylıkla ulaşabileceğiniz (araba ile yaklaşık 2 dakika mesafede) başka bir keyif yeri de Göztepe Parkı’dır. İstanbul’da sağımız solumuz mega yapılar tarafından sarılmışken Göztepe Parkı’nda huzur bulmamak imkansız. Yürüyüş yolları, bisiklet parkurları, piknik alanları, su havuzları, süs havuzları, onlarca çocuk aktivitesi, konser etkinlik alanları ile bence Anadolu Yakası’nın en eğlenceli ve en büyük parkıdır Göztepe Parkı.
Nostaljik Tramvay / Kemal Usta Waffle / Baylan Kup Griye
İstiklal Caddesi’nde kullanılmakta olan tramvayların yapı olarak biraz daha miniği Kadıköy’ün Moda semtinde faaliyette. Çocuklarınız ile keyifli bir Moda turu atmak bu tramvaylar ile çok kolay.
Hazır tramvaya binmişken Kemal Usta’ya da uğrayıp waffle yemeden asla ayrılmayın Moda’dan. Bugünlerde neredeyse her yerde waffle yemek mümkün ancakkkk burada yerken nasıl bir waffle istediğinizi söylemesi bile ayrı bir zevk. 🙂 “Çılgın portakal”, “Uykusuz geceler” (kaymak), “Deli karamel”, “Limon mayhoşum”, “İncir bak yeşil”, “Yoldan çıkaran” (badem ezmesi), “Kontrolsüz enerji” (incir marmelatı) ve çikolata sosları ile bu waffle’ler benzersiz… Meyve yemeyen çocuklarıma bile meyveyi yediren yegane yer burası.:)
Kadıköy denilince akla gelen bir diğer efsanevi lezzet Kup Griye’dir. Kup Griye; Baylan Pastanesi’nin patentli ürünü olup çocukların lezzetine doyamadığı vanilya ve karamelli dondurmanın üzerine krem şanti ve karamel sosu dökülerek kedidili ile servis edilir. Bomba bir lezzet, Kadıköy’e yolunuz düşerse mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.
Darıca Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı
Nasıl ki çocuklarımız ile yurt dışına çıktığımızda hayvanat bahçesi ziyareti mutlaka yaparız, burası da İstanbul’da çocuklarınız ile gitmenizi tavsiye edeceğim yerlerden biridir. Park oldukça büyük bir alan üzerine kurulu olduğundan özellikle havaların ısınmaya başladığı yağmursuz ilkbahar ve sonbahar aylarında ziyaret edilmesi mantıklı olacaktır. Sıcak yaz ayları bu kocaman parkı gezmeyi zorlaştırabilir, benden söylemesi.:) Girişte yer alan “aktivite panosu”ndan hayvan aktiviteleri hakkında bilgi alabilir ve ziyaretinizi bu doğrultuda planlayabilirsiniz.
Evettttt, gelelim Avrupa Yakası’nda çocuklarınız ile hoşça vakit geçirebileceğiniz mekanlara… Avrupa Yakası’nda oturanlar Anadolu Yakası’nda oturanlara göre mekan sayısı açısından biraz daha avantajlı durumdalar. Anlatmaya nereden başlasam diye düşündüğümde imdadıma çocuklarım yetişti. Aşağıda okuyacağınız sıralama tamamen onların listesidir. İşte başlıyoruz. 🙂
İsfanbul
Çocuklarımın yaşlarının küçük olması nedeniyle yurt dışı seyahatlerinde mutlaka tema parklarını ziyaret etmişliğimiz vardır, hem de birden fazla kere. Türkiye’nin ilk tema parkı olan İsfanbul, eylül başında okulların açılmasından hemen önce gittiğimiz ve çokça keyif aldığımız bir yerdi. Yurt dışındaki Disneyland’lar kadar güzel ve giriş ücreti de çok makul. Ücret ödemenizi -aile ücreti uygulaması var- takiben bileklerinize takılan bileklikler ile akşam kapanış saatine kadar her türlü aktiviteden yararlanabilirsiniz. Sabah açılış saati itibariyle içeri girerseniz kuyruklarda fazlaca vakit kaybetmeden eğlencenin keyfine varabilir, istediğiniz oyuna/aktiviteye dilediğiniz kadar katılabilirsiniz. Bazı oyunlarda yurt dışı tema parklarda olduğu gibi “boy” sınırı var, bilginiz olsun. “Çılgın Nehir” ve “Viking” bölümlerinde ıslanmanız da, “360”ta ebeveynler olarak yüreğinizin ağzınıza gelmesi de garanti.:)
Dışarıda ıslanan giysileriniz için kurutma makineleri mevcut. Yemek yemenizin ardından fırsat bulduğunuzda mutlaka “Bir Zamanlar İstanbul”da lezzetli lokumlar eşliğinde Türk kahvesi içmenizi öneririm.
İstanbul Akvaryum
İç organizasyonu, bölüm ve aktivite çeşitliliği ile burası çocuklarınız ile birlikte vakit geçirmekten çokça keyif alacağınız bir yer. Giriş ücretini ödemenizin ardından girdiğiniz bölümde, üzerinde fotomontaj uygulanacak olan bir resminiz çekiliyor. Güzel bir poz vermeyi ve çıkarken teslim almayı unutmayın.:) Sonrasında ise kendinizi denizlerin o büyülü dünyasına bırakabilirsiniz. Akvaryum içinde yapılan anonsları takip ederseniz balıkların beslenme saatlerine de şahitlik edebilirsiniz. Ve tabiii geçerli bir dalış sertifikanız ve üstün !!! bir cesaretiniz varsa, akvaryumda köpekbalıkları ile dalış da yapabilirsiniz.:)
İstanbul Dolphinarium
Eyüp’te bulunan bu gösteri merkezinde sadece akıllı ve sevimli yunuslar değil, kocaman bir mors (kocaman derken ciddiyim) ve foklar ile karşılaşacaksınız. Gösteri, özellikle çocuklarınız için çok eğlenceli. Yüzme biliyor olmaları şartı ile yunuslar ile yüzme deneyimi de yaşayabilirler. Tesise giriş biletlerini bazı internet “fırsat” sitelerinden indirimli olarak da elde edebilirsiniz.
Miniatürk
Türkiye’de bulunan tarihi öneme sahip eserleri aynı anda görebileceğiniz bildiğim kadarıyla yegane yer Miniatürk’tür. Urfa’daki Balıklı Göl’den Adana’daki Taş Köprü’ye, Çanakkale Şehitleri Anıtı’ndan Konya’daki Mevlana Türbesi’ne kadar görmek isteyip de görme fırsatı bulamadığınız her yer burada bir araya getirilmiş. İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki minik uçaklara el sallayabilir, Boğaziçi Köprüsü’nü Avrasya Maratonu’na katılmayı beklemeden yürüyerek geçebilirsiniz. Allah sizi inandırsın; biz fırsat bu fırsat deyip defalarca geçtik.:)
İstanbul Havacılık Müzesi
Yeşilköy’deki bu mekan uçaklara meraklı çocuklarınıza ilaç gibi gelecek.:) Pervaneli uçaklardan jetlere, helikopterlere çok çeşitli hava aracını görmeniz mümkün. Hele ki açık alanda yer alan uçakların eski zamanlarda gerçekten Türk Hava Kuvvetleri tarafından kullanılmış olduklarını bilmek, çocuklar için heyecan verici bir duygu. Müze içinde havacılık tarihine adlarını yazdırmış kişilere ait özel eşyalar, motor reyonunda çeşitli uçak tiplerine ait motorlar, silah bölümünde çeşitli silahlar ve kıyafetler bölümünde eski zamanlardan günümüze kadar kullanılmış olan kıyafetleri keyifle ziyaret edebilirsiniz.
Tüm bunların yanına bir de klasik İstanbul turu eklemeden de olmaz elbet, zira buralar mutlaka görülmesi gereken yerlerdir: Kapalıçarşı, Sultanahmet Camii, Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı (ehh, Dan Brown bile kitabında burayı anlatmış, bizlerin ziyaret etmemesi çok ayıp olur.:)), Dikilitaş ve elbette Topkapı Sarayı.
Gördüğünüz gibi İstanbul’da çocuklarınız ile gezebileceğiniz çok yer var, bu nedenle asla çocuklu olmayı gezmek için bir engel olarak görmeyin ve hemen bu hafta sonu çocuklarınız ile İstanbul’un keyfini çıkarmak üzere planlarınızı yapın. 🙂