Dünya düşündüğünüzden daha yakın: Pangea
Gözlerinizi kapatın ve arada sınırların olmadığı, okyanusların bölmediği, kıtaların bir olduğu bir dünya hayal edin. Zihninizin sınırlarını zorluyor, değil mi? Fakat böyle bir gerçeklik var. Üzerinden milyonlarca yıllık bir tarihin geçtiği ve hâlâ o dönemden izler bulmaya çalıştığımız böylesi gizemli bir geçmişi, Pangea kıtasını keşfetmeye ne dersiniz?
Dünyanın süper kıta olduğu zamanlara yolculuk: PANGEA nedir?
Yolculuğumuz günümüzden yaklaşık 300 milyon yıl öncesinden başlıyor. Dünyanın tek bir kara parçası olduğu zamanlara gidelim ve Pangea kıtasını hep birlikte keşfedelim!
Öncelikle tanıyalım: Pangea nedir ve nasıl oluştu?
Bu terimi 1912 yılında literatüre kazandıran Alfred Lothar Wegener’in tabiriyle başlayalım söze… Çok uzun bir zaman önce dünyamız, “Pangea” idi. Yani bir Süperkıta; dünyadaki kıtaların dev bir ada misali bir bütün olduğu haline verilen ismi. Jeolojik kayıtlar, Süperkıta olarak ünlenen Pangea’nın günümüzdeki dünya karasının “ortak atası” olduğunu söylüyor. Bilim insanları o günden bugüne bu Süperkıtanın varlığına ilişkin pek çok delil sundular. Bugün kıtalar üzerinde varlığı tespit edilen aynı hat üzerindeki faunalar, fosiller, eski iklim benzerlikleri ve daha birçok unsur, Pangea’nın varlığına işaret eden kanıtlardan sadece birkaçı.
Dünyamızın dev bir Süperkıtadan yedi parçaya ayrılışının evreleri de şu şekilde özetleniyor: Geç Paleozoik ve Erken Mezozoik dönemler arasında var olan bu dev kıta, yeryüzünün dinamik etkisiyle şekillendi ve farklı evrelerden geçti.
Pangea kıtası ne zaman ayrıldı?
Pangea kıtası bölünmeye başlamadan önce, karanın büyük kısmı Güney Yarımküre’deydi. Dünyanın geri kalanı ise kocaman bir okyanustu. Günümüzden yaklaşık 200 milyon yıl kadar önce Pangea, yeniden şekillenmeye başladı. Bir zaman sonra önce ikiye ayrıldı. Bilim insanları bu iki ana kara parçasından güneyde kalan kısmı Gondvana, kuzeyde kalan parçayı ise Lauraisa olarak adlandırmaktalar.
Uzun yıllar içerisinde bu parçalar bizim için çok daha tanıdık olan daha küçük parçalara ayrıldı. Gondvana sonradan Antartika, Güney Amerika, Avustralya ve Afrika kıtalarının ortak atası olarak varlığını sürdürdü. Lauraisa ise günümüzdeki Kuzey Amerika, Asya ve Avrupa kıtalarına bölünen kara ana parçasıydı.
Değişim her çağda hiç hız kesmeden sürüyor ve dünyamız bugün de dönüşmeye, şekillenmeye devam ediyor. Bu değişimin sınırları içinde belki milyonlarca yıllık uzak bir gelecekte kıtaların yeniden birleşebileceğini, tekrar bütünleşebileceğini öngörenler dahi var.
Milyonlarca yıllık değişimlerin şekillendirdiği dünyamız, bize farklı bakış açıları kazandırırken yepyeni ihtiyaçlar da doğuruyor. Şimdi biraz soluklanacak, Pangea’nın birleştirici gücünden ilham alarak günümüze ve duygusal ihtiyaçlarımıza ayna tutacağız.
Tüm farklara rağmen ihtiyaçlarımız aynı
Milyonlarca yıl içinde kıtalara ayrılan, çeşitlenen Dünyamız, artık daha büyük. 546 milyonluk küresel nüfusun bireyleri olarak hepimiz birbirimizden oldukça farklıyız. Görünüşümüz, karakterimiz, hayata bakış açımız, ilgi alanlarımız başka başka. Yaşadığımız yer, konfor alanımız, sevdiklerimiz, sevmediklerimiz farklı. Ancak bunca çeşitliliğe rağmen bizi birleştiren, ortak paydada buluşturan önemli bir detay var: Duygusal ihtiyaçlarımız.
Özellikle küresel salgın döneminde uzayan mesafelerle birlikte kendi dünyalarında yoğun bir vakit geçiren insanların hem zihninde hem de kalbinde yeni ihtiyaçlar uyandı. O ihtiyaçlar belki hep vardı; ama daha önce hiç bu kadar yoğun hissedilmemişti.
Şimdi biraz daha yakınlaşmak, mesafeleri kısaltmak, yeni deneyimler ve dünyayla bağımızı daha da güçlendirmek istiyoruz! Hepimizin yeniden bir araya gelmeye, keşfetmeye ve tazelenmeye ihtiyacı var.
Kim, ne istiyor?
Dünyanın bir süper kıta olduğunu keşfeden insanoğlu, kıtalar arası mesafeleri kısaltmaya, uzakları yakınlaştırmaya, yeni yerler keşfetmeye ihtiyaç duyuyor. GOBankingRates’in 500 kişiyle görüştüğü ankete göre insanların çoğu, 2021’in ikinci yarısından itibaren seyahate çıkmak için harekete geçmeye başlamış. Öyle görünüyor ki 2022’de de ortak gündemimiz seyahatler olacak. Çünkü seyahat aramızdaki mesafeleri kaldıran, uzakları yakınlaştıran ve aramızdaki bağları güçlendiren en kısa yol.