Heyecan dolu Karaçi yolculuğu

0 10

O kadar uzun zaman oldu ki. Pakistan’da bulunduğum dönemde henüz oralar bu kadar karışmamıştı, bu denli kötü haberler gelmiyordu. O dönem tanıdığım, tanıştığım insanlar kim bilir neredeler, nasıllar şimdi.


Karaçi, Pakistan’ın ticari merkezi ve en büyük kenti. Pakistan, çoğu insanın maalesef medyada yer alan karışıklıklarla bildiği, ölü/yaralı sayılarıyla gündeme gelen, eyaletlere ayrılmış, çoğunluğu Müslüman bir Asya ülkesi.

Buradayken esmer de olsanız, yerel kıyafet “şalvar kamiz” giymediğiniz için hemen dikkat çekecek, meraklı bakışlara maruz kalacaksınız. Yerel halkın Türklere karşı sempatisi olduğunu söyleyebilirim. Eski Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref de Türk ordusunda eğitim görmüş, Beşiktaşlı bir Türkiye hayranıdır.

Ülkenin ana dili olan Urduca bizimkinden oldukça farklı bir dil de olsa, yeterince kulağınız açılınca ortak birçok Arapça kelime kullanıldığını fark edeceksiniz. “Asalamualeykum” diye selam vermekle başlayabilirsiniz.:) Bu arada herkes, eski sömürge ülkesi olmanın etkisiyle, İngilizce bilir. Hatta Pakistanlılar sıklıkla kendi aralarında da İngilizce konuşur.

Kişisel güvenlikle alakalı birkaç noktaya değinelim: Pakistan’a gitmeden evvel farklı bir coğrafya olduğu ve hijyen anlayışı alışkanlıklarınızdan biraz farklı olabileceği için aşı konusunu araştırmanızı tavsiye ederim. Bunun dışında, gitmeden önce ülke tarihi ve gündemiyle de ilgili genel bir bilgiye sahip olmakta fayda var. Örneğin Pakistanlılarla ortak geçmişe sahip Hintliler ve Bangladeşliler bu ülkede pek sevilmezler. Dışarıdan bakana kıyafetleri aynı görünse de, farklıdır. Örneğin alınlarının ortasına bir nokta konduran kadınlar Hintlilerdir, Pakistanlılar değil. Bunu ben yaptığımda garip bakışlara maruz kalmış ve “neden böyle Hintli gibi oldun?” diye sorular almıştım. Allahtan güvenlik açısından sıkıntı olacak bir durum yoktu. Bayanlar için, genel olarak tunik giymenin daha rahat ettireceğini söyleyebilirim. Yerel kıyafet şalvar-kamiz de buna benzer bir şey. Daha az dikkat çekmiş olursunuz. Bir başka konu, fotoğraf. Bir çarşıda (bizdeki pasaj gibi bir yerdi) uzaktan genel bir fotoğraf çekmek istediğimizde “lütfen kadınlarımızı çekmeyin” diye uyarılmıştık. Bu tarz kültürel ayrıntılara dikkat etmekte fayda var, özellikle İngilizce “expat” web sitelerinden faydalanabilirsiniz.

Anarkali Bazaar

Ülkede önceden İngiliz sömürgesi olmanın etkisi hala soldan akan trafikte, deneyip maalesef beğenemediğim sütlü çayda ve başka şeylerde sürüyor. En popüler spor kriket mesela. Ancak Pakistan’ın öyle baskın, öyle kendine has bir kültürü var ki, İngiliz etkisinin altından bile bir yerlerden çıkıyor. O meşhur süslü, her yanından çiçekler, boncuklar sarkan ve kapasitenin hayli üzerinde insan taşıyan otobüsler mesela. Binebileceğinizi sanmıyorum.:) Sanırım bizdeki metrobüs kültürü gibi ayrı bir yetenek gerektiriyor.

Bir sürü tezatı da bir arada görüyorsunuz. Doktora muayene olmaya gittiğinizde karşı cinsten ise size temas ederek muayene etmek istemeyebiliyor. Ancak aynı şey bir terzi için geçerli olmayabiliyor. Veya Pakistan genelinde çok ucuz ve kültürel olarak da yaygın olan bahçıvan, aşçı, hizmetçi tutma durumunuz varsa karşı cinsten bu tarz bir yardımcıyla yalnız kalmanız garipsenmeyebiliyor.

Refah seviyeleri arasında inanılmaz bir uçurum göze çarpıyor. Yol kenarında -açık havada- kampetlerde uyuma hizmetinden ibaret olan “otel”ler gördük. “Hint fakiri” kavramının kanlı canlı haliyle buradan karşılaştık. Ayak bileklerimizden tutup bizi sarsarak dilenenler oldu. Ancak kaldığınız Otel Sheraton ise akşam yemeğinde istek parçanızı peçeteyle sanatçıya iletip keyfinize de bakabiliyorsunuz. Bu arada, ülkede Müslümanların alkol içmesi yasak.

Yemekleri aşırı yağlı (örneğin kahvaltıda yağda yüzen nohut yemeği ikram edildiğine şahit oldum) ve Hint mutfağında olduğu gibi baharat sıkça kullanılıyor. Maalesef sevemedim. Burada en yaygın meyve mango, ancak Türkiye’de tattıklarımdan oldukça farklı, çok baskın bir kokusu var ve ben yine pek sevmedim. Aslında garipsemeden yiyebildiğim tek şey, bizdeki köy ekmeğini andıran “çapati” adındaki yiyecekti. Sıcakken güzel, soğutmayın, yoksa kayış gibi oluyor.:)

Karaçi için kullanabileceğim iki kelime “nemli” ve “kalabalık” olur. Gerçekten de, dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri olarak geçiyor. Başkent değil ancak ülkenin en önemli ticari merkezi diyebiliriz, bir nevi İstanbul gibi.

Fiyatlar Türkiye’ye göre oldukça düşük kalıyor. Ancak yabancı olduğunuz anlaşıldığından pazarlığı elden bırakmayın derim. Özellikte taksiye binmeden fiyatta anlaşmak iyi bir fikir olur.

Görülmesi gereken yerlerin başında, şehir merkezinde yer alan, Pakistan’ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah’ın anıt-mezarı ve Quaid-e-Azam müze-ev geliyor. Burada ülke tarihi, Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılışı hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Yerel halk için oldukça popüler olan Clifton Plajı’na gidip develerle deniz kenarında tur atabilirsiniz. Burada kıyafetleriyle denize girip serinleyen, kumsalda piknik yapan insanlar göreceksiniz.

Dry Fruit Shop in Empress Market, Karachi Pakistan

Saddar semti, alışveriş için önemli bir merkez. Özellikle, mimarisinde İngiliz etkisi taşıyan Empress Market’i keşfetmelisiniz. Taşıyabilecekseniz el dokuması halılara göz atın derim. Sözüm bayanlara, kendinize bir şalvar-kamiz alın ve kuaförlerde desenli kınalardan yaktırın. Fazla gösterişli bulduğunuzdan kullanamadığınız takılarınız varsa gönül rahatlığıyla burada kullanın. Zaten yüksek ihtimal ne yaparsanız yapın süslü Pakistanlı kadınların yanında oldukça sade kalacaksınız.:)

Bambaşka bir kültürü deneyimlemek istiyorsanız Karaçi’yi görün. Dünyaya bakışınızı değiştireceğine inanıyorum.

İnşallah Pakistan, daha güzel, müreffeh günlerin olur.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.